Should not, Ought not to, Had better not
Bu yapılan, yapılmaması gereken şeyleri öğütlerken kullanırız.
She ought not to (oughtn't to) treat him so
unkindly.
He'd better not work so hard, or
he'll make himself ill.
You shouldn't go out alone after dark.
We'd better not tell her the bad
news, or she'll get depressed.
NOTE: "Shouldn't
(oughtn't) ile
"needn't" arasındaki
ayrıma dikkat ediniz.
You shouldn't work so hard, or you'll lose
your health. (Bu kadar çok çalışmaman
gerekir, yoksa
sağlığını yitireceksin.)
You needn't
work so hard.
You are a good student already. (Bu kadar çok çalışman
gerekmez. Sen zaten iyi bir
öğrencisin.)
"Shouldn't do", Türkçe'ye
"yapmaman gerekir" biçiminde
çevrilir ve "Bunu yapman senin
için kötü sonuçlar
doğurabilir" anlamını verir.
"Needn't do" Türkçe'ye "yapman gerekmez" biçiminde çevrilir ve "yapsan da olur, yapnıasan da. Ama bu işi fazladan
yapıyorsun." anlamını verir, yani gereklilik olmadığını vurgular.
|
NOTE: "Must" da, "should" gibi öğüt
verirken kullanılır, ancak "must" daha güçlü bir ifadedir.
You shouldn't smoke. It's bad for you.
You mustn't smoke. You are coughing a lot, and will be
ill if you go on smoking.
He should work harder in order to be successful. He must work harder, or he'll fail.
|
"Should", "ought to" ve "had better"ın present ve future biçimi aynıdır.
I should leave now. (present)
I should visit my parents next week, (future)
I ought not to be so permissive to my son. (present)
I ought not to go to work, tomorrow. I don't feel well enough, (future).
We had better leave now, or we'll miss the beginning of the wedding (present).
We had better visit our parents next week, or they
won't be happy. (future).