STATIVE PASSIVE
İngilizce'de
fiillerin üçüncü halleri (past participle), bazı cümlelerde
sıfat gibi işlev görür. Bu cümleler yapı olarak passive olmalarına karşın,
kullanılan past participle, eylemin nasıl yapıldığım ya da kim tarafından
yapıldığını ifade etmez. Yalnızca bir ismi tanımlar. Yani bir nesnenin ya da
kişinin durumunu ifade eder. Bir ismi tanımladığı için de bu sözcükler sıfat
görevindedir.
The window is large.
The window is white.
The window is broken.
İlk iki
cümledeki "large" ve
"white" sözcük
türü olarak sıfattır. "Broken"
ise "break" fiilinin
üçüncü halidir; ancak o da, "large" ve "white" gibi ''window"
sözünü tanımlamıştır.
Bu tür
sözcüklerin, cümlede passive eylem görevinde mi yoksa bir ismi tanımlayan sıfat
görevinde mi olduğunu cümlenin akışından çıkarabiliriz.
Yesterday,
the window of the classroom was broken by one of the
students. (passive action)
(Dün sınıfın
camı, bir öğrenci tarafından kırıldı.)
When I entered the classroom yesterday, the window was
broken. (stative
passive)
(Dün sınıfa
girdiğimde, cam kırıktı.)
The door to the school is always locked by the caretaker after the
classes are over. (passive action)
(Dersler bittikten
sonra, okulun kapısı
müstahdem tarafından hep
kilitlenir.)
We can't enter that room. The door is locked, (stative passive)
(O odaya
giremeyiz. Kapı kilitli.)